SİYASET
Mülteciler ile Küreselciler Neyi Amaçlıyor?
Ebu Masum MÜCAHİT
II. Dünya savaşından sonra insanlar siyasi, sosyal ve ekonomik birçok nedenden dolayı ülkelerini terk etmek zorunda kalmıştır. Gelir düzeyi düşük ülkeler emperyalist Batı ülkeleri tarafından sömürüldüğü için insanlar yaşamlarını uygun şartlarda sürdürememekte. Temel ihtiyaçlarını karşılayamayan insanlar sömürülen ülkelerden sömüren ülkelere doğru yoğun biçimde göç etmekte. İnsanların göçü yeni değil. 21. yy.dan önce de göç hareketleri olmuş. Fakat bu göç hareketleri kitlesel olmuş. Göç eden milletler kitlesel göç ettiği için gittikleri yerden etkilenmemiş. Gittikleri yerlere dinleri ve kültürleri ile gitmişler. Ailelerinden, milletlerinden kopmamış. 2. Dünya savaşından sonraki göçler bireysel olduğu için insanlar gittikleri yerde ailelerinden, kültürlerinden, milletlerinden kopmuşlar. Giden insanların hepsinin gittikleri ülkelerde kültürleri yok olmuş.
2. Dünya savaşından sonraki göçler devletler arasında etkili olmuş. Devletler işçi ihtiyacı için anlaşma yapmışlar. Türkiye ile Almanya 1961 işçi anlaşması gibi. Göç alan ülkeler aynı zamanda bu ülkelerin doğal kaynaklarını sömüren ülkelerdir. Sömürgeci ülkeler doğal kaynağı sömürmekle bırakmıyor, aynı zamanda insan kaynaklarını da sömürüyor. Ülkelerin madenlerini bu insanlara ucuz yolla çıkarttırırken artan işçi ihtiyacı ve kalifiye elaman ihtiyacını da göçlerle sağlamaktadır.
Dünya genelinde yakın zamanda ülkelerini terk eden başka ülkelere çalışmak için giden 164 milyon dan fazla insan vardır. Bu rakam son yıllarda ülkelerini terk eden insanlardır. 1945'ten sonra gidenler bu sayıya dahil değil. Çünkü 2000 yılına kadar ülkesini terk eden insanlar bu ülkelerin vatandaşı olmuş.Çünkü onlar artık kendi kültürlerini bırakmış gittiği ülkenin kültürünü almış ve vatandaşlığa geçmiş. Fransa nüfusunun % 30'u yabancı kökenli insanlardan oluşurken mülteci olarak gelenler toplam nüfusun % 10'unu oluşturmaktadır. (2021) Almanya nüfusunun % 27'sini (2021) göçmen kökenli nüfus oluşturmaktadır. ABD'de yakın zamanda göç eden mülteci nüfus 45 milyondur. Bu oran ABD nüfusunun % 20'sini oluşturmaktadır. Dünya genelinde genelde 2000 yılından sonra artan gelir adaletsizliği, sosyal karışıklık, savaşlar, sömüren ülkelerin uyguladığı ve insanları kandırdığı Batı hayranlığı. İnsan huzurunun ancak maddi imkanla olacağı algısı. Popüler kültürün yaygınlaşması şehirlere göçü artırmış. Tarım toplumundan hizmet toplumuna geçen insanları ailelerinden koparmış. İnsanlar bireyselleşmiş, millet bağları zayıflamış, dinî değerlerini kaybetmiş insanlar dünyada huzuru parada, parayı ise Avrupa’ya göçte görmüşler. Yalan ve suni dünya cenneti zannettikleri Avrupa’ya doğru göç artmıştır. İnsanlar ülkelerinden aslandan kaçar gibi ölümü göze alarak ülkelerinden kaçmaya başlamıştır. (Önceki göç yazılarımıza bakabilirsiniz.) Bu göçler doğal seyrinde olanlar değil tamamı sömürgeci ülkelerin 10 yıllık, 20 yıllık planı dahilinde olmaktadır.
Avrupa'da nüfus artış hızı eksilerde olduğu için sanayi ve hizmet sektöründe çalışacak insana ihtiyaç duyulmakta. Avrupa ülkeleri bunu karşılamak için sömürdüğü ülkelerde teşvik, özenti ve reklam yapmakta. İnsanlığın içerisinde olduğu sıkıntıları fırsata çeviren, çıkardığı fesattan dolayı tarihte sürekli sürülen küreselci Yahudiler bunu fırsata çevirmek istemekte. Bunu yaparken hahamlarının yazdığı Tevrat'ı ekonomik çıkarları için kullanmaktadır. Yahudilere göre insanlar Yahudi olamaz, ancak Yahudi doğulur. Yahudi olmayan insanlar Yahudilere hizmetçi (Mason ) olunur. Masonlar bu hizmet karşılığında belli makam ve zenginliklere ulaşırlar. Günümüzde insanları köleleştirmenin en iyi yolu, bu insanları kullanmanın en iyi yolu milletleri uzaklaştırıp onları bireyselci, aile bağları olmayan, Siyonist Yahudilerin ürettiğini tüketen tüketici ve her dediklerini yapan bir köle yapmaktır. Yine bu Siyonist fesatçıların önünde dini değerlere sahip insanlar, aile bağları iyi olan insanları köleleştirmek çok zor bundan dolayı bu insanları göçe zorlamak ve buraları kontrol altına almaktır. 2023 yılındaki G20 zirvesi sonuç bildirgesinde vurgulanan Tek Dünya, Tek millet, Tek yeryüzü, Tek aile, Tek devlette hedeflenenler. Ulus devletlerinin olmadığı, dünyanın tek elden yönetileceği bir sistem kurmaktır. Bunun için insanları göçe zorlayıp dinsiz ve kültürsüz sadece dünya için çalışan insanları hedeflemekte. Bize bunlar komplo teorisi gibi gelmekte fakat böyle önemli bir toplantıda söylenen bu sözler boşuna söylenmiyor nitekim yapılanlara bakınca bu sözlerin ne kadar yerine oturduğunu göstermekte.
Nitekim bu küreselci şeytanların dünyayı nasıl tek devlet haline getirdiklerini ABD'yi kullanmalarında görmekteyiz. ABD devleti ABD'de yaşayanlar için çalışmıyor. Bütün servetini kazançlarını İsrail'in güvenliği için harcıyor. ABD'yi nasıl ele geçirdiklerinden anlayabiliriz. ABD'de bu Siyonistler göçü teşvik etmekte çünkü ABD'de Batı tarzı kültürün yok olması lazım. ABD'de Avrupadan göç etmiş eski ABD'liler daha muhafazakarken, yakın zamanda Avrupaya göç edenler daha serbest değer yargıları olmayan, dünyalık menfaatleri yüksek insanlardan oluşmakta. İleride de ABD'nin kontrolünün devam etmesi için mültecilerin gelmesi gerekiyor. Trump ulusçuluğu ve ABD çıkarlarını savunurken ona destek verenler genelde Avrupalı eski göçmenlerden oluşuyor. Biden'e destek verenler genelde göçmenler ve Biden göçü teşvik etmekte. Çünkü ne kadar göçmen o kadar kolay yönetmek demek.
BM, AB, ABD küresel siyonizmin emrinde olduğu için bunlar göçü desteklemekte. Fakat göç eden mülteciler ülkelerin yasalarına uymakta zorlanmakta. Çalışma hayatlarında yeterli verim alınamamaktadır. Bundan dolayı Avrupa'ya göçlerin Türkiye üzerinden rehabilite edilmiş bir şekilde gerçekleşmesi gerekmektedir. Bunun için Türkiye'de açılacak bir Mülteci Rehabilitasyon merkezi ile bu sağlanacak nitekim. Newyork'tan sonra 13 Şubat 2017'de Türkiye'de mülteci ofisi açılmış aynı zamanda göçmenlerin çok olduğu illere mülteci kabul ofisleri (Urfa, Mersin … ) açılmıştır. Fakat Türkiye’ye gelen mültecilerin Türk halkı ile kültür birlikteliklerinin olması Mültecilerin Avrupa’ya gitmesine engel olmakta. Mülteciler Avrupa’ya gitmek istememektedir. O zaman Avrupa’nın Türkiye’deki tetikçileri tarafından mültecilerin rahatsız edilmesi gerekir. Türkiye’de de başlayan yabancı düşmanlığı önce siyasi tabanı olmayan yeni kurulmuş genel başkanı göçmen olan bir parti tarafından dillendirilmiş. Ardından halk, hükümet çevreleri de bu sözlerden etkilenmeye başlamış. Türkiye deki topluma uyum sağlamış . Mega kentlerde yaşamayı öğrenmiş insanlar artık yapılanlardan dışlanmış ve ötekileştirilmeden dolayı Türkiye’de yaşamak istememekte.
Nitekim 2013 lü yıllarda Suriyeli, Afgan, Iraklı mültecilere evini açan, yemeğini bölüşen insanların büyük bir kısmı artık dışlayıcı, ötekileştirici bir bakış açısı geliştirmiştir. Tüm bu olanların sponsorluğunu ABD'nin yaptığı bir mülteci rehabilitasyon merkezinin açılmasından sonra olması tesadüf değildir herhalde? Mültecilerin Türkiye'ye ne zararları var da bu insanlar mülteci düşmanlığı yapıyordu? Zorunlu eğitimin 12 yıl olması ile tarım, hayvancılık ve sanayide vasıfsız işçi bulmakta zorlanan Türkler için mülteciler bir ümitti. Tarımda onlar çalışıyor. Sanayide ucuz iş gücü olarak onlar çalışıyor. Hayvancılık onlara emanetti. Bunlar Avrupa’ya gidince Türkiye mi kazanacak? Yoksa Avrupa mı?
Elbetteki Avrupa. Hatta Avrupa değil Avrupalıların genlerini elinde tutan Siyonizm kazanacaktı. Çünkü Küresel Siyonizm doymuyor. Sürekli istiyor. Daha fazla istiyor. Daha fazla kazanması için insanların daha fazla çalışması gerekiyordu. Daha fazla çalışmak için Avrupa’ya, ABD, Kanada’ya gitmesi gerekir. Giderken de insanlar insanlığını ve benliğini bırakıp gitmeli. Çünkü Dünya Tek devlet, Tek millet , Tek aile olsun . Bu fesatçılara birilerinin dur demesi lazım. Dur demek için oynanan oyunları bilmek gerekir . Müslümanlar yer yüzünde nizamı tesis, adaleti sağlama, Allah’ın koyduğu kuralları bozmama ve hükmün Allah’ta olması için iman ederken söz vermişler. O kafirler iktidarda olursa ekini ve nesli yok eder. O kafirler hüküm verince Allah’ın koyduğu kainat nizamına zarar verirler. O zaman Hak gelecek batıl yok olacaktır. Batılın yok olması için Müslümanların çok çalışması gerekir . Müslümanlar yer yüzünde fitne fesat yok oluncaya kadar kafirlerle cihat edecekler. Cihat edecekler ki ülkeleri yağmalanmasın . Nesilleri yok olmasın . Annelerin gözlerinden yaş akmasın . Ülkeler yağmalanmasın . Bunun için acilen islam alimleri üst bir tink tenk kuruluşu kurmalı. Bu alimler, halkı Müslüman olan ülkelerin siyasal iktidarları ile acil görüşüp askeri güçlerini birleştirip islam NATO'sunu kurmalı. Ekonomik sistemlerini kurmalılar. Kendilerinin arama motorları, haber analiz siteleri olmalı. İslam’ı kafirin insafına , Müslümanların mallarını, canlarını, akıllarını kafirin vicdanına bırakmamalı. Onları yurtlarından, vatanlarından etme cesaretini bulamamalılar.
Henüz yorum yapılmamış.