Sosyal Medya

SİYASET

İsrail Neden İranlı Nükleer Fizikçi Muhsin Fahrizade’yi Öldürdü?

27 Kasım 2020 tarihinde, İran’ın başkenti Tahran eyaletinde, İran'ın nükleer programının başında olan ve hatta bilimsel işlerden sorumlu savunma bakan yardımcısı olan İranlı nükleer fizikçi Muhsin Fahrizade'nin öldürülmesi dünyayı şaşırttı.

Muhammed Abdulhamid

27 Kasım 2020 tarihinde, İran’ın başkenti Tahran eyaletinde, İran'ın nükleer programının başında olan ve hatta bilimsel işlerden sorumlu savunma bakan yardımcısı olan İranlı nükleer fizikçi Muhsin Fahrizade'nin öldürülmesi dünyayı şaşırttı. İran ile altı ülke (Amerika, Rusya, Çin, Fransa, Almanya) arasında 2015'te imzalanan İran anlaşmasından bu yana İran'ın nükleer reaktörlerini denetlemekten sorumlu Uluslararası Atom Enerjisi Kurum uzmanlarının odak noktası olmuştur.


Trump, İran'ı Kuşatıyor


Bu anlaşmadan sonra, ABD-İran ilişkileri sakin ve stabil bir duruma girdi. Çünkü anlaşmayı yöneten Obama Amerikası, 1979 İran devriminden bu yana İran'a uygulanan mali ambargoyu kaldırmaya başlamıştı. Aynı zamanda Fransa, Rusya, Çin ve Amerika'ya yönelik ticaret ve ihracatı yeniden devreye sokmaya başladı ve İran’ın, uzun zamandır yasaklanan silah, teçhizat ve teknoloji ithalatı sayesinde milyarlarca dolar kazandı.


Ama bu nükleer anlaşma; ABD'deki Cumhuriyetçiler gibi, İsrail'in, Suudi Arabistan'ın, BAE'nin ve Bahreyn’in hoşuna gitmedi. Donald Trump 2017'de kazandığında, Mayıs 2018'de İran'la yapılan nükleer anlaşmayı iptal etmek istedi, aynı yıl İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu İran'ın tüm Körfez ve Orta Doğu ülkelerini tehdit eden nükleer ve balistik füze programının tehlikesi konusunda uyarılarda bulundu ve hatta bir basın toplantısında nükleer fizikçi Muhsin Fahrizade liderliğindeki İran'ın nükleer programının nasıl bir tehlike oluşturacağı ile ilgili sunum yaptı.


Trump, nükleer anlaşmadan çekilmesiyle İran'a yönelik ekonomik ambargoyu yeniden başlattı ve İran para birimi, ABD ambargosu nedeniyle önemli bir düşüşe tanık oldu. Korona salgınının gelmesiyle buna ek olarak petrol fiyatlarındaki düşüşten dolayı da para biriminin düşüşü ekonomik sıkıntı iyice arttı. 2020 yılının başında Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani’nin Bağdat’ta öldürülmesi, Trump yönetiminin İran’ın Irak’taki rolünü azaltma hedefini açıkça ortaya koydu. İran’ın en önemli adamlarının öldürülmesine ve Ortadoğu’da yürütülmek istenen projelere karşı tepkisi ise sadece kendi kamoyuna karşı bir şeyler yapıyor görünmek amacıyla Irak’ta yer alan Aynel Esed Üssüne hiçbir Amerikan askerinin ölümü ile sonuçlamayan bir kaç füze saldırısından öteye gidemedi.


Ancak Trump'ın 2020'nin sonunda ABD başkanlık seçimlerinde aldığı yenilgiyle demokratlar yeniden ortaya çıkıyor ve Amerika'nın 2018'de yaptığı nükleer anlaşmayı, başkan seçilen Biden ile devreye alma olasılığı yeniden ortaya çıkıyor. Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Bahreyn'in İsrail'le yürüttüğü bölgesel bir ittifak altında,2017 yazında Trump yönetiminin onayı ile Katar ablukasından sonra ortaya çıkmaya başlayan bu ittifak,Hiçbir şekilde İran'ın balistik füze sistemlerini geliştirebilmesini, en son Rus ve Çin savaş uçaklarını satın almasını ve havaalanı, metro ve askeri projelerin altyapısını geliştirmesini istemiyor, çünkü bu gelişme Körfez ülkeleri için, özellikle Suudi Arabistan ve İsrail için tehdit oluşturacaktır.


Fahrizade İsrail Tarafından Suikast Yapılan İlk Kişi Değil


Unutulmamalıdır ki, İranlı nükleer fizikçi Muhsin Fahrize’nin   öldürülmesi, üst düzey bir İranlı bilim adamının öldürüldüğü ilk operasyon değildi, İran’ın en iyi atom bilimcilerinden beşini bahsedebiliriz. Bunlardan 4'ü suikasta kurban gitti ve beşincisi 2010-2015 yılları arasında hayatta kalmıştı. Tabi bu operasyonların arkasında MOSSAD’ın cihazları vardı.


• 12 Ocak 2010: Tahran Üniversitesi'nde nükleer fizik profesörü olan Mesut Muhammedî, Tahran'ın kuzeyinde bir motosiklet bombasının patlaması sırasında öldürüldü. Bisiklet arabasının yanına yerleştirildi ve geçerken uzaktan kumandayla patlatıldı.
• 29 Kasım 2010: Macid Şehriyari,, İranlı nükleer fizikçi, kuzey Tahran'da arabasına yapıştırılmış bir manyetik bomba tarafından öldürüldü. 
• 23 Temmuz 2011: Daryuş Rızayinejad bir motosiklet üzerindeki silahlılar tarafından Tahran’daki evinin önünde beş kurşunla vurularak öldürüldü.
• 11 Ocak 2012: Nükleer fizik profesörü Mustafa Ahmedi Roşan, Tahran'da arabasına yapıştırılmış manyetik bir bombayla öldürüldü.
• 3 Ocak 2015: İranlı yetkililer, İranlı bir nükleer bilim adamına suikast girişiminin engellendiğini duyurdu.


Muhsin Fahrizade'nin ölümünden iki gün sonra; İran askeri, medya ve siyasi kaynaklar, İran'ın "Pakistan nükleer bombasının babası" Abdülkadir Han olarak tanımladığı İran Nükleer Projesi'nin babasına, “HMÖ”’nün de yardımıyla İsrail'in suikast düzenlediğini ve İsrail'in bu operasyonunun amacının çok açık olduğunu belirtti.


İsrail, ABD ambargosu ve askeri ihracata uygulanan ambargonun devam etmesini istiyor. Bazı siyasi analistler İranlı nükleer bilim adamının öldürülmesinin Trump'ın onayı ile gerçekleştirildiğine ve Trump’ın gidişinden sonra muhtemel Joe Biden liderliğindeki İran ve ABD arasındaki diplomatik sürecin havaya uçurulmasına yardımcı olduğuna inanıyor.


Öte yandan, 2010 yılından bu yana beş üst düzey İranlı bilim adamının öldürülmesi, doğrudan İsrail hedeflerine karşı kararlı ya da askeri bir İran tepki oluşturmamıştı. Bunun yerine Lübnan'ın güneyinde İsrail'e karşı Hizbullah önderliğinde çatışmalar çıkarmaya ya da Güney Suriye'de konuşlu İranlı milislerin askeri ve silahlı nüfuzunu artırmaya çalışmıştı. Ama İsrail, özellikle F35 Amerikan saldırı uçaklarının alınmaya başlamasından sonra, Orta Doğu'daki askeri havacılığın en güçlü kuvvetlerinden biri haline gelen İsrail hava kuvvetleri aracılığıyla bu hedeflere kolayca saldırabiliyor.


İran'ın Basra Körfezi'ndeki yumuşak ve zayıf hedefleri vurmak için özellikle Suudi Arabistan’ı vurmak için yapabileceği şeyler var. Houthi grubu aracılığıyla Yemen'de her gün ve her hafta füze ve insansız hava araçlarıyla Suudi Arabistan’ın içlerini vurabilir ya da Irak ve Suriye'deki İran yanlısı Şii milislerin etkisini artırabilir. Ama İran gerçekten eski ABD Başkanı Barack Obama liderliğindeki nükleer anlaşmayı yeniden devreye sokmak istiyor, çünkü İran ekonomisini ve askeri endüstrilerini ve muhtemelen İran'ın nükleer programını harekete geçirecektir. Bu da ne İsrail ne de Suudi Arabistan'ın istediği bir şey!

*Tercüme: Ali Ramazan Arif

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.